Cuma, Eylül 29, 2006

su hortumlu dunyada fil yalniz bir hayvandir

***
en iyi ilac gulmektir....
***



Aslinda uzun suredir rafta duruyordu. Bakinca digerlerinin arasindan secebilirsem hemen gozume de carpiyor hani. Belki de biliyorum ya; ondan da olabilir.

Sayfalarini karistiyordum. Ilginc metinler vardi… Ilginc sozler… 1-2 sey aklima takilmisti… Onu bulmak icin aldim elime… Yoksa niyetinde de degildim hani…

Ilk 148 sayfaya gelene kadar o hizli goz atmalarimda pek birsey anlamadim. Oysa biliyorum ki; her satiri yudum yudum icercesine okumustum… Suan belki dogrudan cumleler aklimda degil… Ama butun konuyu biliyorum… Hatta daha da otesi okurken neler hissettigimi de biliyorum… Hepsini hatirliyorum… Agirlik yoktu uzerimde… Hayâlkirikligi belki vardi… Umudun yitirilisi olabilir belki de… Oyle olsa bile kitap cok guzeldi… Bunun da sicakligi var hâlâ…

Satirlara cevap yazmistim… Isin en eglenceli kismi da buydu ! Bir gunde bitivermisti… Hem yazara cevaplar vermistim, hem de seninle konuyor gibi sana cevaplar yazmistim; olur da okursun diye… Aslinda kitabi okuman gibi bir niyetim yoktu… Ben sana vermeyecektim zaten; vermedim de; sen de zaten boyle bir kitabi almazdin… Ben de bilerek almadim zaten… Saticinin rafinda duruyordu… Ismi ilgimi cekti… Aldim…

Sonra okurken diyalogda buluverdim kendimi… Yazari da bunu istercesine yazmis kitabini… Tek tarafli degildi hani. Deme bana; “insan kitap okurken onunla konusur mu, yapma yahu”… Olmus iste… Olur da hem de…

Iste simdi de kitabi karistirirken icine yazdiklarima gozum takildi… Yorumlar yapmisim… Cevaplar yazmisim… Sorular sormusum… Kisa hikayeler anlatmisim… Benzer anilarimizdan bahsemisim…

Iste simdi bunlara gozum takildi…

Neleeeer yazmisim neleeeer ! :) Bazilari cok egleceli ! Burada olsan; beraber okur gulerdik… Ama; burada olsan zaten bu kitabi ben hic almamis olurdum…

Kitabi aldim elime iste… Sayfalari karistirmaya devam ediyorum kendi kendime gule-eglene :) Az once sen caldirdin telefonumun sesini; telefonla sasirttin beni… Simdi de kulaklarin cinliyordur benim her satiri okuyusumla… Hayatta da tahmin edemezsin neden diye :) Ama; su hortumlu dunyada fil yalniz bir hayvandir !


(Ahmet SERIF, Elma Yayinevi-2005: … peki kitabin adi niye “Su Hortumlu Dunyada Fil Yalniz Bir Hayvandir?” 87 yili Nejat, oguz ve Bulu okuldan kikirdayarak geldiler. Bir ceviri imtihâni… Olay onlari okulu Dil tarih’te mi yoksa Acik Ogretim imtihanlarinda mi olmus, orasini hatirlamiyorum. Cumle su: “Elephant is the only animal in the world with a trunk” yani “fil dunyada hortumu olan tek hayvandir” Ogrencilerden biri bunu “Su hortumlu dunyada fil yalniz bir hayvandir” diye cevirmis. Yillarca aklima geldikce pih pih guldum. Sonra birgun fark ettim ki aslinda hepimiz “Su hortumlu dunyada “ birer yalnız canliyiz. “Eh” dedim “Kitabin adı bu olasun” Durum bu…)

Cumartesi, Eylül 09, 2006

Golyazi, Second Edition


  
 
Ikinci ziyaretimdeyim… Nisan sonunda bahara uyanan Golyazi bu sefer yazi doyasiya yasiyor…

Belki bu sefer gelincik tarlalari karsilamadi beni giriste; ama dallari incirlerle dolu incir agaclari uzaniyordu yol boyunca…

Her seferinde oldugu gibi :) bu sefer de goz hakkini atlamak olmazdi… Gozumuze kestirdigimiz agaclarin onundedurduk ve bize yakin olan incirleri topladik… Yedik afiyetle:)

Gecen sefer yarimadayi adaya donusturen gol sulari cekilmisti yazin sicakligindan...
 

Aglayan cinarin bulundugu yerdeki koprunun altinda Apolyontun sulari yoktu… Kisin, “hele siz yazin bir gelin de gorun bu sulardan eser kalmiyor, sular cekiliyor ve koprunun alti kuruyor, biz de otopark yapiyoruz kuruyan alani” dedikleri gibi olmustu… Koprunun her iski tarafindaki duvarlardan sularin ne kadar cekildigini kisin yaptiklari izlerden anlayabiliyorsunuz…

 
Baska bir havasi olmus bu sefer Golyazimin. Bazi balikci tekneleri kopruye yakin yere cekilmisler…

 
3er 5er yan yana dizilmisler…

 
Su belki yoktu ama piril piril bir gunes bizimleydi ! Yine koyun icinde ufak bir tur… Olmazsa olmazdi… Bu sefer farkli sokaklardi.. Guzelim yaz mevsiminden dolayi cocuklar her yerdeydi… Bisiklete binenler, birbirini kovalayanlar, kedi pesinde kosanlar, buyuklerine yetismeye calisan kardesler, onlari atlatmaya calisan ağabeyleri ablalari… Ortadaki evin bahcesinde toplanan, ellerinde kiminin danteli kiminin de kisa hazirlik olsun diye basladigi orguleri olan komsu kadinlar…

 

Sokaklarda farkli bir aktivite vardi ! Kisa hazirlik salca yapiliyordu ! Tum komuslar cikmislar disariya… Kilolarca domatesler, kilolarca biberler… Hazirliklar yapilmis 1-2 gun onceden… O gun kaynatmadaymis sira… Kocaman kazanlar ! Sokakta kipkirmizi bir goruntu ! Muazzam bir goruntu… Bayildim ! Nasil huzurlu bir ortam, anlatamam. Komsular cikmislar sokaga… Atesi yakmislar… Uzerine koymuslar artik yillarin karartigi kocaman kazanlari… Iclerini doldurmuslar 1-2 gun onceden salcaya hazirlik yapmaya basladiklari domates soslarini … Kocaman kureklerle karistir dur, karistir dur, karistir dur :) O sosaktaki tum komsular paylasacak aralarinda daha sonradan yaptiklari domates ve biber salcalarini…

Bir baska farkli aktivite ise; Ramazan’a hazirlik ! Evlerin alt kisminda yine toplanmis komsular… Hazirlamislar sac ocaklarini… Yufka hazirliyorlar ! Kimi hamuru yoguruyor, kimi yufka olarak aciyor, kimi pisiriyor, kimi de sacin altindaki atesi kontrol ediyor ! Mis gibi kokuyordu, misss !

 
Farkliydi dedim Golyazi di mi :) Bitmedi farkliliklari daha ! Golyazi Belediyesi, bir boya sponsoru onculugunde hem ulkemizden hem de yurtdisindan gelen sanat tarihi uzman-hoca ve gonulluleriyle ortak bir calismaya girismis… Kutu kutu evler renk renk boyanmis tarihî doku korunarak… Giris nasil guzeeeellll olmus ! Kirmizi, turuncu, kiremit… Renk renk evler! Hele yazin verdigi gunes piriltilarini dusunun ! Bir de ustune artik actiklari cicekleri saksilarindan tasan cesit cesit cicekleri hayâl edin ! Canlandi mi gozunuzde nerede oldugum?!

Bu ekip 15er gun arayla degise degise bir suredir beldede faaliyet gosteriyormus… Konaklama koy evlerinde karsilaniyormus, kendilerine atolye tahsis edilmis, malzemeler sponsorlardan… Koylulerin misafirperverligine diyecek soz bile yok ! Ohh gel keyfim gel :)
 

Ben Nancy ve Dorien ile tanistim. Biri Bogazici, digeri ise Kentucky Universitesindendi. Nancy Golyazi’da gun batiminin cok guzel oldugunu anlatti ve bunu renkli cam parcalari ile bir evin duvarina aktaracagindan bahsetti. Boyutlari farkli bir cok farkli renkli cam parcalari ile golu, dagi, gokyuzunu ve gunesin batisini resmediyordu. Dorien ise, ic kismi yeraltina dogru inen bir tuneli barindiran surun icine koyacagi ve dileklerimizi kagida yazip icine atacagimiz bir dilek mabedi yapiyordu. Ve bendeniz firsattan ve tekliften istifade hemen cantamdan cikardim kalemimi, ufacik kagida kargacik burgacik yazdim bir-iki dilegimi ve Dorien’e verdim. O da eserini bitirdikten sonra benim kagidimi icine atacak… Gerceklestiginde size haber veririm ! :))

 

Baska bir ekipte surlarin cikintilarina adam figurleri yerlestirmis… Sokakta yuruyorum… Daracik bir sokak… Hafif meyilli, yokus asagi… Sol tarafimda yikilmis surlar var… Soyle bir bakiyor… Arada birseyler goruyorum… Alcidan sanirim emin degilim. Diyorum yaf ne bunlar… Sonra iyice bir baktim ki ! :) Cok guzel ! fark edince gulmekten alamadim kendimi… Insan figurleri.. Ufak… Boyutlari olsa olsa guvercin kadar… Taslarin arasinda durup size bakiyorlar ! Kimi uzanmis, yatiyor. Kimi ayaklarini sarkitmis, oturuyor. Kimi dayanmis tasa. Kimi ayakta durmus. Minicik insanlar… Cok sevimliydiler.

 
 

Onceki yazim da koyun balikci koyu oldugunu anlatmistim. Bu tema da cok guzel vurgulanmis bu yaz calismalarinda. Kosedeki bir evin yan duvarina minik minik aglardan bir pano yapilmis. Her bir gozde balikciliklar ilgili bir obje; olta uclari, misine…Onceki yazim da koyun balikci koyu oldugunu anlatmistim. Bu tema da cok guzel vurgulanmis bu yaz calismalarinda. Kosedeki bir evin yan duvarina minik minik aglardan bir pano yapilmis. Her bir gozde balikciliklar ilgili bir obje; olta uclari, misine…

 
Zaten hemen hemen her bir sokakta kose donuslerine denk dusen evlerin karsilasacaginiz duvarina Golyazi’yi yada Apolyont Golu’nu gosteren farkli farkli poster boyutlarinda buyuk resimler, fotograflar asilmis. Koylulere sordum; cok guzel olmus, siz ne dusunuyorsunuz? Memnunlar, hem de nasil memnunlar !

 



 
 
 
 
Bir baska aklima gelen; yine bir sokak arasindayim… Bir nine… Turuncu boyali evininin camindan beyaz yemenisi ile…Bakarken disari selam veriyor…

 
Donup bakarken bir fark ediyorum ki; sokak daracik oldugu icin, sagli sollu her iki tarafa sabitlenmis bir ag… Agda da metal objeler, renk renk kurdeleler asili…Teyzem onu gosteriyor… Altindan gecerken kendimi bir festivalde hissediyorum !


 Tum beldede bir hareket bir hareket ! bir cosku ! :):):)

 

Koy turunu tamamladiktan sonra, yine bir koy kahvesinde cayimizi yudumluyoruz… Uzumlu kurabiyelerimiz eslik ediyor bu sefer bize…
 
 
Gun batimini da yakaladiktan sonra direklere kurulmus leylek yuvalarina ve son kez de kiliseye bakarak donus icin koyuluyoruz yola…
 

 
Iste boyle bir gundu benim yasadigim gun Golyazi’da…

Sevgiler !

Cuma, Eylül 01, 2006

su senin cekip gitmelerin

***
sizi yere yikan yumruk; sert olmaktan ziyade geldigini gormediginiz yumruktur...
***

Cekip gidebilenler icin…
Nukhet Duru’dan dinlemek gerek…
Bunu yapmak gerek !
Mutlaka yapmak gerek !
Cekip gidebilenler icin dinlemek gerek !

 




*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Şu Senin Çekip Gitmelerin

Şu senin çekip gitmelerin ateşe benziyor
Zaman nasıl geçer kimse bilmiyor

Şu senin dönüp gelmelerin suya benziyor
Zaman nasıl geçti kimse bilmiyor

Uzaklara benziyor bakışların
Başka hiçbir şeye benzemiyor

Zaman durmuş dünya susmuş
Yanımdasın ama kimse bilmiyor

Şu senin iç çekmelerin dumana benziyor
Kelimeler saklanıyor göz gözü görmüyor

Uzaklara benziyor bakışların
Başka hiçbir şeye benzemiyor

Zaman durmuş dünya susmuş
Yanımdasın ama kimse bilmiyor

Şu senin ağlattıktan sonra sevmelerin
Beni deli ediyor

Şu senin küsmelerin küle benziyor
Biz yokken hayat ara veriyor

Murathan Mungan
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*