Cumartesi, Mart 01, 2008

Ayin Biri Kilisesi

Ayin Biri Kilisesi

Bilinen adi “Ayin Bir’i Kilisesi”. Gercek adi ise “Vefa Kilisesi” ve bir de “Meryem Ana Ayazmasi”. Rum Ortodoks Kilisesi burasi.

Duyuyorum aklinizdan gecen sesleri; burada ne isin vardi diye. Ama sunu da gorebiliyorum; sizler de gideceksiniz! :) Biliyorum. Benden mâkul bir aciklama simdilik beklemeyin. Insanogluyuz iste, gidiverdik.

Istanbul’da, Unkapani’na dustu yolumuz. Dustu diyorum ama, aslinda bence pek de inanmayin :)) Ben kendi dedigimi bile inanmazken, siz ne diye inanasiniz ki! Ne plan-program-organizasyon sonunda orada bulabildik kendimizi :) Neden mi? Meraklandiginizi hemen hissedebiliyorum.

Hemen bir girizgâh yapalim; her inanisin kendine ait kutsal mekanlari var. Ve bu kutsal mekanlarda Yaradan’a, Tanri’ya, Evrensel Enerji’ye, Sonsuz Guc’e (her nasil ifade ederseniz edin, yalpaze sizin olsun) ulasmaya calisyoruz bu yasamimiz boyunca. Ve haliyle tum insanlik tarihinde de tum bu kutsal mekanlarda, isteklerin gerceklesecegine, dertlere deva bulunacagina, hastalara sifa olunacagina inanilmakta. Iste “Meryem Ana Ayazmasi” da bundan nasibini aliyor ve insanlarin akinina ugruyor! Biz dâhil! :)

Ancaaak, buraya her ayin ilk gunu yani “ayin bir’inde” gidiyorsunuz. Bu nedenle herkeslerce “Ayin Bir’i Kilisesi” olarak biliniyor.

Yeri de masaaaalllaahhh pek bir kolayda, hani sabahin korunde bizim icin iyi oldu anlaminda soyluyorum. Su meshur Unkapani’nda IMC Bloklarini biliyorsunuz. Vakti zamaninda Istanbul Mefrusatcilar Carsisi olarak yapilmis, kime niyet kime kismet plakcilar mekani olarak devam etmis olan yer. Hani kaset yapanlarin meekkkâni ;) Neyse efendim, uzaklasmayalim konumuzdan; Kilisemiz bu bloklarin arka sokaginda. Cadde uzerinde kalan o buyuk ve gosterisli 3. ve 4. bloklarin arasindan arka sokaga geciyorsunuz, yokus asagi ~50m yuruyor ve sag tarafinizda kiliseye ulasiyorsunuz. Bulurum bulamam korkusu yasamayin; cunku giristeki kalabalik ve kuyruktan hemen anliyorsunuz.

Kilisenin bahcesinin disinda iceri gireceklere adak anahtarlari satan el tezgahlari ve bilumum simitci-sucuyu gorebilirsiniz. Aracinizla gelirseniz otopark sorunu yasarsiniz, onceden bilginize. Disarida satilan adak anahtarlarindan almiyorsunuz!!! Iceride var onlardan alacaksiniz.

Gelen giden bu kadar cok mu yahu derseniz, vallahi de cok billahi de… Sosyete dolu, unluler de geliyor takipcilerine duyurulur, acigi-kapalisi, Sezen Aksu’nun sarkisi gibi Yahudisi-Muslumani-Rumu, herkesler var.

Kalabaligi gecip arbedeyi astiktan sonra kilisenin kapisindan iceri giriyorsunuz. Her iki kapida da (giris ve cikis) kiliseye yardim amacli madamlar tarafindan para toplandigini (dernek heralde) goreceksiniz. Bunlari gecebilirsiniz. Giris kapisinin hemen sag tarafindan anahtarlardan aliyorsunuz, kac dileginiz varsa o kadar, ben bir avuc aldim, hahahahha!!!

Sonra da az otede duran raflardan mum aliyorsunuz, kalimli-inceli, kisali-uzunlu. Boyu 1 metre olan mum bile var! Hangisini sececegim derseniz, fark etmiyor.

Sonra kalabaligin icinde kayboluyorsunuz. Kayboluyorsunuz ifadem, olaya mistik bir boyut katmak icindi :) Yoksa icerisi ufacik bir yer.

Dileginizi dilerken mumlarinizi dikiyorsunuz. Dileginizin ne kadar cabuk olmasini istiyorsaniz, mumkun oldugunca cok yanmis mumun yakinina dikiyorsunuz.

Ondan sonra dogruuuu alt kata! Anahtarlar hâlâ elinizde! Alt katta kutsal su ayazma var. Bir yudum da icebilirsiniz, siseye de doldurabilirsiniz. (Ama benden walla soylemesi, kuyu suyu olmali o su, cunku su motoru calisiyordu, hahhahahah!)

Duvarlarda Isa’nin ve Meryem Ana’nin resimlerinin oldugunu ikonalar var. Ikonolar tahrip olmasin diye camli cerveceye almislar. Cercevelerde de zaman zaman bakimlari yapilsin diye kucuk kilitleri var. Kalabagin bazilari ellerindeki anahtarlari ya bu ikonlarin ustune yada kilitlerine surmeye calisyorlardi. Hani kapali kismetimiz acilsin bâbinda. Tercih sizin, yapmazsaniz diye soyluyorum endiselenmeye gerek yok. Kismet mismet kapali kalacak diye bir durum yok! Zaten cogu kisi onundeki kalabalik ne yapiyorsa onu yapiyor.


Alt kattaki sudan ictikten sonra, tekrardan ust kata cikip Papaz’in dua sirasina giriyorsunuz. Sira size gelince Papaz herkese genel soyledigi kendince duasini ediyor ve size bakarak “Allah Kabul Etsin!” diyor.

Bu kadar! Sonra cikis kapisindan cikabilirsiniz. Dileginiz gerceklestikten sonra da anahtarinzila tekrardan geri gelip anahtari birakiyor ve yeni arzu ederseniz yeni dileklere dogru yelken aciyorsunuz.

Simcik, son dusuncelerimi yazayim… Ben neden ordaydim diye. Oncelikle dini rituellerin ve ibadetlerin otesinde, orada pozitif enerji yogunlugu oldugu icin gittim. Bu felsefeyle bakinca, meditasyon gibi birsey. Cunku herkes isteklerinin olacagina inaniyor ve bu enerjiyi cevrelerine saciyorlardi. Herkes kendi duasini ediyordu. Buyukada’daki Aya Yorgi Manastiri’nin da anahtarlari oluyor, onu yazamadim bir turlu. Bu arada, Telli Baba’ya gittim hani!

Vee ne yalan soyliyeyim; orada aldigim anahtar oldu! Oldu diyorum oldu! Keza, Telli Baba’daki telim de! Yeniden yola dusecegim anahtarimi teslim etmek icin.

Inanin, yurekten isteyin, sadece kendiniz icin isteyin, kimsenin istegine goz dikmeyin, icinizden dilegin, Yaradan’a guvenin… O herseyi bizim icin o kadar guzel yapiyor ki. Evet bazen kotu tepe taklak olmuyor da degiliz, ama eminim bir sonrasi icin O cok guzel seyler sunacak bize!

Sevgiler…


(Not: Martenickam da cantam takili, diger anahtarlarim da anahtarligimda! Bu arada galiba martenickam da tuttu, yine de leylekleri bekliyorum)